Okul Öncesi Eğitim Yaklaşımları

Okul öncesi eğitim yaklaşımları, tarih boyunca eğitim biliminin bir parçası olarak yer aldı.  Yaklaşımların her biri, çocuklardaki farklı bir gelişim alanına odaklandı. Ancak hepsinin amacı, erken yaşta çocukların gelişimine olumlu katkılar sağlamaktı.

Bir çoğu bu konuda ciddi başarılara imza attılar. Montessori, Reggio, High Scope ve diğer alternatif yaklaşımlarla ciddi sonuca ulaştılar. Her şeyden önemlisi çocuğu hayata hazırladılar.

Anaokulu ya da kreş açmak istiyorsanız bu yazıyı mutlaka okumalısınız. Yapacağınız çalışmanın ne olacağını ya da ne olması gerektiğine karar verecek ve kendi eğitim felsefenizi yansıtacaksınız.

Şüphesiz ki okul öncesi eğitim yaklaşımlarımdan en bilineni, Montesorri eğitim sistemidir. Şimdi bu eğitim sistemini ve beraberinde bilinen ve bilinmeyen bir çok yaklaşımın ne olduğunu inceleyeceğiz.

Keyifli okumalar.

Okul Öncesi Eğitim ve Yaklaşımları

Montessori Eğitimi Nedir?

Montesorri Eğitimi

  1. yüzyılın başlarında, İtalyan bir kadın doktor, bambaşka bir eğitim metodu ileri sürdü. Maria Montessori, çocukların gelişimine azami ölçüde uyum sağlayan bu metoda kendi ismini verdi.

Montessori eğitimi çocukların:

  • Ödüllendirilmekten,
  • Ceza verilmesinden,
  • Yetişkinler tarafından önceden belirlenen eğitim programlarından,
  • Oyuncaklardan,
  • Şeker ve çikolatalardan,
  • Öğretmen masalarından ve
  • Toplu olarak yapılan derslerden

Hoşlanmadıklarını ortaya koydu. Peki ama çocuklar için en uygun eğitim metodu hangisiydi?

Maria Montessori bu sorunun cevabını, 1907 yılında açtığı ve dünyanın ilk çocuk evi olan “Casa dei Bambini”de bulacaktı.

Montessori’ye göre çocuklar:

  • Özgür seçimlerden,
  • Hatalarını kendilerinin düzeltmesinden,
  • Sürekli olarak hareket halinde olmaktan,
  • Sessizlik ve dinginlikten,
  • Sosyal ilişkilerine kendilerinin karar vermesinden,
  • Bulundukları çevrenin düzenli ve temiz olmasından,
  • Tüm faaliyetlerinde özgür olmaktan,
  • Kitap olmadan okuma ve yazma yapmaktan ve
  • Kendilerine verilen alıştırmaları tekrar etmekten

Hoşlanıyorlardı. Maria Montessori yukarıda sayılan kavramların hepsini deneyerek bulmuştu.

Montessori Eğitiminin Sırrı Neydi?

Maria tamamen çocukları gözlemleyerek, montessori eğitimin sınırlarını belirlemişti. O yüzden Maria “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır” sözünü söylemişti. Maria’ya göre Montessori nedir sorusunun cevabı:

  • Her çocuk özeldir.
  • Kendine has özellikleri olan bir varlıktır.
  • Her çocuk etrafındaki dünyayı absorbe eder ve geleceğini şekillendirmekte kullanır.
  • Çocuklar insanlığın mimarıdır. Farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarlar ve kendi ritimlerini yakalarlar. Bu ritim onların gelişmesindeki en büyük itici güçtür.
  • Yetişkinler kendi eğitim metotları ile bu ritme müdahale edemezler. Çünkü inşa planını bilmezler. Müdahale edilmesi durumunda, çocukların kendi içlerinde kurdukları inşa planı tahrip olur. Bu da geleceğe vurulan en büyük darbedir.
  • Montessori eğitiminde en önemli unsur çevredir. Çocukların bireysel olarak yararlanacakları bir çevre oluşturulur. Tüm materyaller çocukların gelişimi için özel olarak tasarlanır.
  • Montessori eğitiminde çocuklar; kendilerine göre tasarlanan çevrede, istedikleri materyale, istedikleri zaman ulaşırlar.
  • Her çocuğun gelişim düzeyi farklıdır. Bu yüzden istedikleri kadar tekrar etme hakkına sahiptirler. Erken öğrenen çocuklar, bir sonraki aşamaya geçerler.
  • Eğer eğitim yapılan ortamda ya da materyalde bir hata varsa, her çocuk bu hatayı kendisi bulur. Dışarıdan müdahaleye ihtiyaç duymaz.

Yukarıdaki sayılan kavramlardır.

Yetişkinlerin görevi, çocuğun içinde saklı olan potansiyel gücün uyandırılmasına yardımcı olmaktır.

Neden Montessori Eğitimi

Zihinsel gelişimde en önemli yaş aralığı 0-6 yaştır. Bu dönemde yapılacak bilinçli öğrenme ile çocukların zihinsel güçleri artar. Montessori eğitiminde bu kapsamda:

  • Her çocuğa özel eğitim programı hazırlanır.
  • Her çocuk Montessori eğitim sisteminde özeldir ve bireydir. Çocukların anlama hızına göre eğitim verilir.
  • Karışık yaş uygulamaları sayesinde çocuklar gelişim seviyelerine uygun eğitim alırlar.
  • En önemlisi, her çocuğun seçme şansı vardır.

Dünyada Montessori Eğitim Sistemi Giderek Yaygınlaşıyor

Bugün, 76 ülkede binlerce okulda, Montessori eğitim sistemi uygulanıyor. Başarılı sonuçlar alınan bu eğitim sistemi giderek yaygınlaşıyor.  Tüm dünya genelinde:

  • Amerika’da 1909,
  • Kanada’da 511,
  • Almanya’da 318,
  • Hollanda’da 228,
  • Pakistan’da 23,
  • Suudi Arabistan’da 4
  • Türkiye’de ise onlarca

Montessori okulu faaliyet gösteriyor. Eğitimin başarısı, dünyaca ünlü kişilerin bu eğitim sistemini görmesinden anlaşılabiliyor. Dünya genelinde Montessori eğitim gören bazı ünlü kişileri aşağıda sıraladık:

  • Katharine Graham (Washington Post sahibi)
  • Jacqueline Bouvier Kennedy Onassis
  • Sean Combs (Müzisyen ve iş adamı)
  • Gabriel Garcia Marquez (Nobel ödüllü edebiyatçı)
  • Melissa and Sarah Gilbert (Ünlü aktörler)
Okul Öncesi Eğitim ve Yaklaşımları

Waldorf Eğitimi Rudolf Steiner

Waldorf Eğitimi Nedir?

Rudolf Steiner Alman filozof ve sosyal reformcu olarak ortaya çıktığında, o dönemde aykırı sayılabilecek fikirler öne sürüyordu. Özellikle eğitim ile ilgili ilginç teoriler ortaya atmış ve bu fikirleri gerçekleştirmek üzere 1929 yılında Amerika’da Waldorf eğitim sistemini hayata geçirmiştir. Amerika’da açılan Waldorf eğitim sistemli ilkokulun başarısından sonra, sistem giderek yayılmıştır.

Ancak dünya genelinde çok bilinen bir sistem değildir.

Waldorf eğitim sistemi üç ana ilkeye dayanır: akılla, kalple ve ellerle öğrenme… Eğitim müfredatı bu üç temel doğrultusunda hazırlanır. Ayrıca gereken materyaller de hep bu üç müfredat doğrultusunda öğrencilerin kullanımına sunulur.

Waldorf Eğitimi Nasıl Yapılıyor?

Erken çocukluk dönemi: Doğumdan 7 yaşına kadar bir evreyi temsil ediyor. Bu dönemde çocuklar öğrenmeyi daha çok taklit yoluyla gerçekleştirirler. Waldorf eğitimcileri çocuklar için taklit edilmeye değer figürler olurlar. Oyun temelli etkinlikler düzenleyen eğitimciler çocukların entelektüel, duygusal ve fiziksel gelişimlerini gerçekleştirmeye çalışırlar.

Orta Çocukluk Dönemi: 7 ve 14 yaş aralığını kapsar. Bu yaşlarda duygulara dokunan bir eğitim metodu uygulanır. Bu eğitimde önemli olan çocukların yaratıcılıklarını geliştirmesidir. Bu yaşlardaki Waldorf müfredatında; peri masalları, fabllar, mitolojik efsaneler, heyecanlandıran biyografiler, görsel sanatlar gibi yaratıcı aktiviteler yer alır.

Gençlik Dönemi: 14 ve 21 yaş aralığında gençler dünyayı soyut bir şekilde idrak etmeye çalışırlar. Alanında uzman eğitimcilerin bu yaş aralığındaki gençlerle akıl hocalığı seviyesinde ilgilenmeleri gerekir. Akıl hocalarından aldıkları eğitimle gençler bir süre sonra bağımsız düşünmeye başlar.

Waldorf Eğitimleri Faydalı mı?

Eğitim sistemi sayesinde çocuklar aceleye gelmeyen eğitim sistemi sayesinde çocukluk dönemini geçirirler. Doğayı özgürce keşfederler ve hayal güçlerini besleyen aktiviteleri yaparlar.

Her yaşa özel eğitim uygulamaları sayesinde, çocuklar her yaşta kendilerine uygun eğitimi almış olurlar. Hayatın kendilerinden ne istediğini ve hayattan ne beklediklerini iyi bilirler.

Waldorf metotları, derinlemesine öğrenmeyi sağlar. Çocukların öğrenme deneyimini zenginleştirir.

Her öğrenci kendi eğitiminde, aktif bir role sahiptir. Kendi ders kitaplarını hazırlayarak, kendi yöntemlerini derslerinde uygularlar.

Böylelikle çok yönlü bireyler yetişmiş olur. Hayattaki birçok konuda fikri ve çözümü olan bireyler sayesinde, toplum hiç olmadığı kadar ileri gitmiş olur.

Reggio Emilia Yaklaşımı

1945 yılında, ikinci dünya savaşının bitmesinden hemen sonra Loris Malaguzzi, savaşta enkaz olan bir kasabanın ortasında okul kurar. Okulu kurmasında, kasabadaki herkes yardım eder. İtalya’nın Reggio Emilia kasabasında kurulan bu okulun uyguladığı eğitim sistemi, zamanla tüm dünyaya yayılır.

İlk olarak Amerika Birleşik Devletlerinin Harvard ve Ohio State Üniversitelerinde laboratuvar anaokullarında denendi ve geliştirildi.

Reggio Emilia Okul Öncesi Eğitim Yaklaşımının Amacı Nedir?

Reggio Emilia yaklaşımına göre çocuk aktif bir öğrenendir. Sistemin felsefesinde çocukların, içinde bulundukları dünyayı anlamlandırmaya çalışmaları ve kendilerini ifade etme çabaları vardır. Çocukların öğrenme çabalarını destekleyecek cevapları bulabilmek için uygun eğitim ortamı sağlanır. Reggio Emilia yaklaşımı, düşünceyi ve kişiler arası ilişkileri harmanlar ve bu harmana çevresel faktörleri de katarak, eğitim vermeyi amaçlar.

Reggio Emilia Sisteminde Neler Var?

Yaklaşımda çocuklar bilgiyle doldurulacak boş bir levha olarak görülmez. Her çocuğa en doğru bilgi ve fırsatlar verilir. Tüm çocukların öğrenmeye hazır bireyler olduğu kabul edilir.

Sınıflar: Sınıfta yer alan panolarda, çocukların yaptığı çalışmalar sergilenir. Bu yüzden yaklaşıma ait tüm sınıflarda, birden fazla pano bulunur. Ayrıca bu panolar, çocukların diğer akranlarıyla iletişim kurmaları için araçtır. Panolar ayrıca öğretmen ve öğrenci arasında birer iletişim aracıdır. Öğrencilerin gün içerisinde neler yaptığı hakkında öğretmene fikir verir.

Sınıf ortamı sade ve şeffaf olarak tasarlanır. Sınıfın yapısı, yüksek tavan ve bir duvarı tamamen kaplayan pencerelerden oluşmalıdır. Böylece sınıf ortamı ferah ve havadar olacaktır. Sınıfta bir köşe, tamamen aynalarla kaplanır ve burası aile köşesidir. Sınıfın ortasında dörtgen şeklinde ve küçük boyutlarda masa ve sandalyeler yer alıyor. Pencerelerin yanında ise çocukların ortak kullandıkları büyük beyaz masa yer alıyor.

Atölyeler: Sınıflarında dışında sanat atölyesi yer alır. Atölyede çocuklar sanat çalışmaları yaparak, soyut dünyanın kavramlarını öğrenirler. Atölyelerin amacı, çocukların kafasındaki soyut düşünceleri somut hale getirebilmeleridir. Bu sayede yaratıcılıkları gelişerek kendilerini geliştirirler. Sanat atölyelerinde; resim, heykel, müzik gibi sanat eğitimleri yer alır.

Piazza: Bu kavram yalnızca Reggio Emilia eğitim sisteminde yer alır. Öğrencilerin, öğretmenlerin ve velilerin sohbet edecekleri avluya verilen isimdir. Bir cephesi atölyelere bakan Piazza avluları sayesinde çocuklar, dış mekan hakkında bilgi sahibi olurlar. Ayrıca öğretmenlerin ve velilerin tanışmalarından ve sohbet etmelerinden de hoşnut olurlar.

Eğitim Müfredatı: Çocukların; ilgi alanlarına, ihtiyaçlarına ve meraklarına göre eğitim müfredatı oluşturulur. Bu yüzden çocuklar eğitim gördükleri okulda hiç sıkılmazlar. Eğitime olan ilgileri çoğalır.

Çocukların tüm duyu organlarını kullanabilecekleri bir eğitim müfredatına yer verilir. Fen bilgisi, matematik, dil, sanat gibi tüm dersler bir arada harmanlanarak işlenir.

Eğitim müfredatına ait ilginç bir örnek, Ağacı evlat edinmedir. Bu derse göre her çocuk, okul bahçesinde yer alan iki ağacı evlat edinir. Evlat edindikleri ağaçtan sorumludurlar. Her mevsim evlat edindikleri ağaçları gözetleyecek ve onlarla ilgilenmeyi öğreneceklerdir. Sene sonunda çocuklardan deneyimleri ile ilgili resim yapmaları istenir. Böylece çevreyle ilgili deneyimlerini hayatın içinden alma olanağı bulmuş olurlar.

Kullanılan Araç Gereçler: Araç ve gereç bakımından okullar oldukça zengindir. Mesela; farklı renklerde boyalar olan kavanozlar, her boyutta fırçalar, tüm renklerde ve boyda el işi kağıtları, kil, kum, toprak ve oyun hamurları örnek olarak verilebilir. Sınıflarda her türlü sanat dalında çalışma yapabilmek için de birçok malzeme bulunur. Sınıfın bahçesinde bulunan ağaç ve çiçek gibi bitkilerde birer araç gereçtir.

Çocukların 100 Dili: Tamamen Reggio Emilia eğitim sistemine ait olan “Çocukların 100 Dili” projesi, çocukların çok yönlü olmasını sağlar. Projede; kelime oyunları, dans, drama, gölge oyunu, müzik ve resim gibi yöntemler yer alır. Çocuklar tüm bu yöntemlerde istedikleri gibi faaliyet gösterirler. Dışarıdan herhangi bir yönlendirme bulunmaz.

Öğrenen Öğretmenler: Öğretmenle öğrenci arasındaki ilişki, bu eğitim metodunda oldukça önemlidir. Öğrenen öğretmenlere “Atelieristalar” adı verilir. Öğretmen çocukların ilgilerine saygılıdır. Onların yaptığı her faaliyette kendisi de bir şeyler öğrenir. Öğretmenler çocukların etkinliklerini istedikleri gibi yapmasına fırsat tanır. Bu sırada da onları gözlemler. Davranışlarından dersler çıkarır.

Bu sistemde öğretmenler yalnızca yardımcı rolündedir. Çocukların etkinliklerdeki davranışlarına göre eğitim programı hazırlarlar.

Çevre: Dünyadaki her organizma, çevresinde bulunan nesnelere uygun davranır. Nesneler uyaran rolündedir. Dolayısıyla çevre aslında bir öğretmendir. Eğitim yaklaşımında çevre, çocukların düşünmesini ve öğrenmesini sağlayacak şekilde oluşturulur. Mesela çocuklar yemek yerken, gerçek tabak ve kaşık kullanırlar. Kendilerine ait ve boylarına uygun lavabolar tasarlanır.

Okul Öncesi Eğitimde Alternatif Yaklaşımlar

Montessori ve Reggio Emilia sistemlerinin başarısından sonra, dünya genelinde alternatif eğitim sistemleri ortaya çıktı. Pedagoji biliminin sınırlarını geliştirmek adına ortaya çıkan alternatif yaklaşımlar, bölgesel olarak başarıyla uygulanabildi. Ancak birçoğu dünya genelinde yaygınlaşamadı.

PYP (Primary Years Program)

IBO (Uluslar arası Bakalorya Organizasyonu) programlarından üçüncüsü olan PYP (ilk yıllar programı) ilk kez 1968 yılında İsviçre’nin Cenevre kentinde kuruldu.

PYP (Primary Years Program) eğitimi 3 -12 yaş arasındaki çocuklar için tasarlanmıştır. Dünyada uygulanan birçok eğitim disiplininden yararlanan bir programdır.

PYP sistemine göre bilgi tek başına yeterli değildir. Öğrenilen bilgi; kavramların, tutumların ve becerilerin geliştirilmesiyle sağlamlaştırılmalıdır. Sistem öğrenilecek bilgilerin peş peşe sıralanması yerine, öğrencilerin ve öğretmenlerin etkin sorgulama yaptıkları sınıf ortamının oluşmasını amaçlar. Aynı zamanda öğrencilerin; akademik, fiziksel, sosyal, duygusal ve kültürel anlamda birçok ihtiyacının karşılanması sağlanmalıdır.

PYP ve Öğrenme

Tıpkı montessori eğitiminde olduğu gibi öğretmenler öğrencilerin gelişimine katkıda bulunur. Onların bilişsel alandaki gelişimlerini destekler. PYP sistemi çocukların meraklı ve bilgiye aç olduğunu kabul eder.

Çocukların içinde yaşadıkları çevreyi ve insanları anlamlandırabilmeleri için ihtiyaçları olan mekanlar sağlanır. Aynı zamanda; oyun faaliyetleri, inceleme sahaları, bilim ve teknoloji araçları, yaratıcı oyun ve el becerisine dayalı etkinlikler öğrencilerin eğitim müfredatını oluşturur.

PYP Neyi Hedefler?

  • Araştıran ve sorgulayan bireylerden oluşan bir toplumun oluşmasını hedefler.
  • Öğrencilere nasıl düşünmeleri gerektiği öğretilir.
  • Çevresiyle sağlıklı iletişim kuran bireylerin oluşması hedeflenir.
  • Öğrencilere risk alma öğretilir. Böylece hem kendi hayatlarının hem de sorumlu olacakları kişiler adına riskli kararlar verilebilir.
  • Küresel konular oyunlarla ve çeşitli aktivitelerle öğrencilere öğretilir.
  • Dürüst, adil ve doğruluk erdemleri bireyler açısından önemlidir.
  • Sistemde öğrencilere açık görüşlü olmaları öğretilir.
  • Hayatın bir denge olduğu anlatılır.
  • Her öğrenci zayıf ve güçlü yanlarını keşfeder. Böylece dönüşümlü öğrenme sürecini tamamlarlar.

High Scope

1962 yılında ABD’de David P. Weikart ve meslektaşları tarafından oluşturulan sistemin adıdır. High Scope sisteminin oluşmasında Piaget kuramları esas alınmıştır.

Okul Öncesi Eğitim Yaklaşımlarından High Scope Programı Neyi Amaçlar?

En iyi öğrenme metodu, uygulayarak öğrenmedir. Öğrenme çocuklar tarafından başlatılan ve sürdürülen bir eylemdir. Etkin öğrenme ise çocukların uygulayarak öğrendikleri bilgilerin üzerine sürekli olarak yenilerini eklemeleridir. Bunu da uygulama yaparak öğrenirler.

Öğrenen çocuk bedenini ve etrafındaki nesneleri kullanır ve deneyimler. Böylece etkin öğrenmeyi gerçekleştirmiş olur. High Scope eğitim sistemine göre öğrenme aşağıdaki ana noktalardan oluşur:

  • Malzeme, çok amaçlı ve çocukların birçok farklı biçimde kullanabildikleri nitelikte olmalıdır.
  • Her çocuk elindeki malzemeyi dilediği gibi kullanmalıdır.
  • Eğitim sırasında çocuklar, ne yapacaklarına ve hangi malzemeleri kullanacaklarına özgürce karar verirler.
  • Çocuklar yaptıkları eylemleri uygun bir dille anlatabilmelidir. Mesela çocuklara “Bunun nasıl yaptın?” ya da “Başka neler yapabilirsin?” gibi ucu açık sorular sorulur. Düşünerek cevap vermeleri beklenir. Böylece kendi sözcükleri ile kendilerini ifade etmeleri sağlanır.
  • Öğretmenler ve aileler, çocuklarına eğitim faaliyeti boyunca destek olurlar.

Bank Street

Alternatif eğitim yaklaşımlarından bir tanesi de Bank Street yöntemidir. İlk defa 1919 yılında Lucy Sprague Mitchell adlı bir eğitimci tarafından bulunmuştur. Mitchell, demokratik bir toplum için eğitimin şart olduğunu savunmuştur. Çocukların etkin öğrenimi için hayatla bağlantılı bilgilerin edinilmesi gerektiğini anlatmıştır.

Sistem, bir grup eğitimci ve psikoloğun, çocukların öğrenme sürecini gözlemleyerek en uygun öğrenme ortamını bulmaya çalışmaları şeklinde işler. Bütüncül yaklaşım, sistemin belkemiğidir. Yani öğrenmede her şey hesaba katılmalıdır.

Bank Street Sisteminde Öğretmenin Rolü

  • Öğretmen çocukların gelişim alanlarının tümüne hakimdir. Derin bir bilgiye sahiptir ve sahip olduğu bilgiler doğrultusunda çocukların öğrenme şeklini tespit eder. Her çocuğun öğrenme şekli farklıdır.
  • Öğretmen her çocuğu gözlemler. Bunu yapmasındaki amaç, her öğrenciyi tam anlamıyla tanımaktır.
  • Çocukların problem çözme yeteneklerini geliştir. Çocuğun arkadaşlarına ve çevresine uyum sağlaması için çalışır.
  • Gerektiğinde eğitim programına dinamik unsurlar ekler. Çocukların oyun oynamasını ve kendilerini oyunda ifade etmelerini sağlar.
  • Öğretmenler velilerin katılımıyla, çocuklarla kurdukları birebir iletişimle düzenli olarak bilgi edinirler.
  • Bu eğitim sisteminde öğretmenler, hem mesleki anlamda, hem de kişisel olarak sürekli kendilerini geliştirirler.

Temel İlkeleri Nelerdir?

  • Sisteme göre gelişim dinamik olan bir süreçtir. Basit olaylardan, karmaşık olaylara doğru bir düzen takip eder.
  • Her çocuğun öğrenme şekli farklıdır. Tek bir öğrenme yolu yoktur.
  • İnsanların edindiği tüm deneyimler değerlidir. En alttan en üste doğru tüm deneyimler öğrenmenin etkin bir şekilde sağlanabilmesi için değerlendirilmelidir.
  • Gelişim süreci düzenli değildir. Bazen durağan olur, bazen de dinamik bir yapıdadır. Çocukların gelişim sürecinde denge sağlanması gereklidir.
  • Çocukların algılarının gelişmesi için sürekli tekrar etmeleri gerekir. Çocuk algısı, deneyimler ve nesnelerle kurulan ilişkiler sonucunda oluşur.
  • Çocuk kendisiyle ve çevresindeki bulunan insanlarla uzlaşarak öğrenir. Büyüme ve gelişimde bu şekilde sağlanır.

Sınıf Ortamı Nasıldır?

Çocuklar bilgiyi deneyerek öğrenirler. Bu yüzden laboratuvar tarzı odalar eğitim için hazırlanır.

Tüm sınıf, öğrencilerin aktif öğrenmesi için dizayn edilir.

Sınıfta; toprak, boya, su, kil gibi çocukların yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri materyaller bulunur.

Tüm sınıf dekorasyonu oldukça renklidir. Tüm duvarlar, çeşitli renklere boyanmıştır.

Çok yönlü kullanılabilen masalar, hareket eden sandalyeler sınıfta, öğrencilerin ilgi alanlarının bölümlenmesini sağlar.

Kütüphane, hayvan besleme alanları, ev işi yapmak için özel odalar, tamir odaları gibi alanlar da sınıfın birer parçasıdır.

Creative Curriculum

Yaratıcı müfredat olarak adlandırılan Creative Curriculum, araştırma ve analize dayalı bir yöntemdir. Yaratıcı müfredat sayesinde öğretmenler, içerik ve araçlar konusunda sıkıntı çekmezler.

Çocukların ilgi alanına göre:

  • Evcilik
  • Blok oyunları
  • Oyun ve oyuncular
  • Sanat
  • Kütüphane
  • Keşif
  • Kum ve su
  • Müzik ve hareket
  • Yemek hazırlama ve
  • Bilgisayar aktiviteleri

Yukarıdaki dersleri konu alan müfredatlar hazırlanır.

Öğretmen Etkisi

Öğretmenin görevi, öğrencileri sürekli olarak gözlemlemek ve onlara rehberlik etmektir.

Öğretmen aile bireylerinden gerektiği zaman yardım ister ve onlarla uyumlu bir şekilde çalışır.

Öğretmende; yeniliğe açık, araştırmacı, bireyleri önemseyen ve öğrencinin keşfetmesine olanak sağlayan özelliklerin bulunması gerekir.

Cooperative

1960’lı yıllarda Minnesota Üniversitesi profesörlerinden David W. Johnson ve Roger T. Johnson tarafından geliştirilen öğrenme metodudur. Cooperative metodu işbirliğine dayanır.

Adı geçen bilim insanları üniversite bünyesinde Cooperative Learning Center adında araştırma merkezi kurdular.

Bu eğitim sisteminde, aileler çocukların eğitimine katılırlar. Ayrıca okulda söz sahibidirler. Sınıfların düzenlenmesinden, eğitim programlarının hazırlanmasına kadar birçok aktivitede bulunurlar. Çocukları ile birlikte problemlerin çözümüne odaklanırlar. Sistemde; aile, çocuklar ve öğretmenler işbirliği içinde çalışırlar.

Okul Öncesi Eğitim Yaklaşımında, Pedagoji Biliminin Önemi

Pedagoji: çocukların, fiziksel, ruhsal ve duygusal durumlarını inceleyen bilim dalıdır. Pedagoji nedir sorusunun cevabı bu kadar kısa olsa da, üzerinde yapılan çalışmaların kapsamı daha geniştir. Yukarıda sayılan okul öncesi eğitim yaklaşımlarının tamamı, pedagoji biliminin sonuçlarındandır.

Pedagog bir anlamda çocuk eğitmenidir. Çocuğun psikolojisini analiz eder ve en uygun eğitim programını almasını sağlar. Halk arasında sanıldığı gibi Pedagog çocuk psikoloğu yada çocuk gelişim uzmanı değildir.

Pedagojik Yaklaşım Nedir?

Pedagog kelimesi Yunancadan gelir. Paid (çocuk) ve agosos (rehberlik) kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. Çocuklara bilim ve sanatın öğretilmesi anlamını taşır.

Pedagojik yaklaşım, yetişkinlerin eğitim üzerine kurulur. Çünkü çocukların eğitimini bir yetişkin verecektir.  Çocuklarla iletişim kurabilen, onların psikolojilerini anlayabilen yetişkinler ancak çocuklara en iyi ve en doğru eğitimi sağlayabilir.

Aynı zamanda öğretmen olan yetişkinler; rollerini, kullanacakları materyalleri, mekanları ve pedagojik uygulamaları planlamak ve uygulamak zorundadırlar.

Okul Öncesinde Pedagojik Uygulamalar

Pedagojik formasyon, çocuk eğitiminde görev alacak anaokulu öğretmenleri için uygulanan eğitim sistemidir. Okul öncesi eğitim kapsamında uygulanacak pedagojik sistemlere aşağıda kısaca değinilmiştir.

Oyun Temelli Öğrenme

Yapılandırılmış, yapılandırılmamış ve yarı yapılandırılmış olmak üzere üç farklı türde uygulanır. Çocuklar tarafından geleneksel oyun etkinlikleri düzenlenir. Çocukların oynadıkları oyunlara, yetişkinler müdahale etmezler.

Bulmacalar, kumda oynama, giyinme ve saklambaç gibi geleneksel oyunlar, bu sistemin yapıtaşlarıdır.

Sürekli Paylaşılan Düşünce (Sustained Shared Thinking)

Okul öncesi etkinlik çocuklar tarafından düzenlenerek paylaşımlı olarak uygulanır. Bu sistemde iki ya da daha fazla çocuk aralarında etkinlik düzenler ve bu etkinliği değerlendirirler. Çocuklara sürdürülebilir paylaşım kavramı öğretilir.

Yapılandırılmış Destek (Scaffolding)

Çocuk bir hedef belirler. Yetişkinlerde çocukların belirlediği hedefe ulaşabilmesi için onları destekler. Yapılandırılmış destek çocuğun öğrenme sürecinde daha etken olduğunu ortaya koymuştur.

Çocuk Merkezli

Tüm etkinlikler çocuk tarafından belirlenir. Öğretmen tarafından çocuğa yönelik olarak hazırlanan etkinlikler sınırlıdır. Kendi belirlediği etkinlikler sayesinde çocuklar; öğrenme motivasyonu, özgüven, her konuda inisiyatif alma, sosyo duygusal becerilerin kazanılması gibi özellikleri edinirler.

Öğretmen Merkezli

Klasik öğrenme metodudur. Ülkemizdeki okulların birçoğunda bu eğitim metodu uygulanır. Tüm eğitim konularını öğretmen belirler ve uygular. Öğretmen merkezli eğitim alan öğrencilerin mekan ve uzaysal organizasyon konularında daha başarılı oldukları kanıtlanmıştır.

Türkiye’de Uygulanan Okul Öncesi Eğitim Modelleri

Ülkemizde okul öncesi eğitim metotları, geleneksel olarak uygulanmaktadır. Alternatif eğitim programlarının bazıları, bazı anaokulu ve kreşlerde uygulanır.

Okul Öncesi Eğitim Yaklaşımlarında Kreş Modelleri

Kreş modellerinde, kreş müdürü ve öğretmenler tarafından geleneksel kültüre uygun ders programı hazırlanır ve uygulanır.

EÇE (Erken Çocukluk Eğitimi) Modeli

Temelleri 1800’lü yıllarda atılan bu eğitim modeli, çocuğun hayatını sihirli yıllar olarak ele almaktadır. Ülkemizde de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından geliştirilmiş ve ana okullarında uygulanmaya başlamıştır.

Bakanlık tarafından; yaz okulları, aile ve öğretmenlere yönelik seminerler, oyun ve etkinlikler düzenlenir.

Ayrıca EÇE modelinde gezici eğitim sınıfları ve atölyeler ihtiyaç olunan bölgelere gider.

Okul Öncesi Dönemde Aile Eğitimi

Çocuklar ilkokul dönemlerine kadar, anne ve babalarını rol model olarak benimserler. Anne ve babaları ne yaparsa onu taklit ederler. Bu yüzden çocukların eğitiminde anne ve babaların rolü büyüktür. Anaokuluna giden çocuklar, öğrendiklerini aileleri ile bağdaştırmaya çalışırlar.

Anne ve babanın yapacağı her yanlış hareket, çocuğun öğrendikleriyle çatışma yaşamasına neden olur. Bu yüzden birçok alternatif öğrenme sistemlerinde eğitime anne ve babalar da dahil edilmektedir.

Okul öncesi dönemde aile eğitimi; seminerler, öğretmen ve ailelerin sohbet etmesi ve ailelerin öğrencilerle tanışması şeklinde yapılır. Ayrıca pedagoglar tarafından tavsiye niteliğinde ailelerle toplantılar yapılır.

Türkiye’de Okul Öncesi Eğitim Programlarının Tarihsel Gelişimi

Resmi anlamda anaokulları,  Balkan savaşlarından sonra açılmaya başladı. 1908 yılında İstanbul’un bazı bölgelerinde mektepler açılsa da, ömürleri kısa olmuş ve tam olarak faaliyet gösterememişlerdir.

İlk açılan anaokullarında yetişmiş Türk öğretmen bulunamadığı için Ermeni ve Yahudi öğretmenler getirtilerek bu açık kapatılmaya çalışılmıştır.

Okul öncesi kurumların örgütsel olarak başlangıcı 1913 yılında dayanır. Bu yıllarda çıkarılan Tedrisat’ı İptidaiye kanunu (Geçici İlköğretim kanunu) ile sıbyan mektepleri, ilköğretim kurumlarına bağlanır.

1915 yılında ana okulları tüzüğü yayınlanarak, 4-7 yaş aralığındaki çocukların ilköğretim kurumlarından bağımsız olarak eğitim görmeleri sağlanır.

1919 yılında anaokulları nizamnamesinin yayımlanması ile birlikte İstanbul’da anaokullarına yönelik birçok öğretmen yetişir. Kapanmasından hemen sonra artık Türkiye genelinde 370 anaokulu öğretmeni vardır.

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra anaokullarına yönelik çalışmalara hız verilir. Bu dönemde ülke genelinde 38 ilde 80 anaokulu açılır. Ancak öğretmen sayısı hala yeterli değildir. Bu açığı kapatmak üzere, 1927-28 yıllarında Ankara ilinde öğretmen okulları açılır. Bu okulların eğitim süresi 2 yıldır. Ancak bu okullar 1930-31 yıllarında İstanbul Kız Öğretmen Okuluna devredilir. 1933 yılında ise kapatılır.

Cumhuriyet döneminden sonra birçok anaokulu ve bu okullara öğretmen yetiştiren kurumlar açılır. Ancak maddi imkansızlıktan dolayı birçoğu kapatılır.

Okul öncesi eğitimin düzene girmesi ve zorunlu hale getirilmesi 1952 yılını bulacaktır. Bu tarihte, “Anaokulları Program ve Yönetmeliği”, “Anaokullarına Öğretmen Yetiştirme Geçici Yönetmeliği” ve “Anaokulları Yönetmeliği” kanunları peş peşe çıkarılır. 1961 yılında ise 10705 sayılı resmi gazetede yayımlanan 222 sayılı ilköğretim kanunu yürürlüğe girer.

1962 yılında ise “Anaokulları ve Anasınıfları Yönetmeliği” yayımlanır ve okul öncesi eğitim kurumları, 24.06.1973 tarih ve 14574 sayılı resmi gazetede yayımlanan 1739 sayılı “Milli Eğitim Temel Kanunu” ile bugünkü şeklini alır.

Anaokulu Danışmanlığı hizmetimiz için okuldanismanligi.com.tr/anaokuludanismanligi sayfasından bilgi alabilir ve bizi arayabilirsiniz.

Yusuf YILMAZ

Anaokulu Kurulum Uzmanı

KAYNAKÇA:

https://www.minikokul.com/pyp-nedir/

https://www.abprojeyonetimi.com/waldorf-egitimi-nedir/

https://sarkac.org/2017/10/reggio-emilia-yaklasimi-nedir-zeynep-inan/

https://www.egitimpedia.com/okul-oncesinde-reggio-emilia-waldorf-montessori-ve-digerleri/

https://www.acevokuloncesi.org/index.php/egitim-programi/farkli-program-ve-yaklasimlar/high-scope-egitim-yaklasimi

https://www.acevokuloncesi.org/index.php/egitim-programi/farkli-program-ve-yaklasimlar/bank-street-yaklasimi

https://okuloncesiyaklasimlari.wordpress.com/2015/12/30/creative-curriculum-2/

https://tedmem.org/mem-notlari/degerlendirme/erken-cocuklukta-pedagojik-yaklasim-ve-uygulamalar

https://buyukaileegitim.com/makale/20/gecmisten-gunumuze-okul-oncesi-egitimi

Diğer Yazılar